CUBASE’de SEND FX Kullanımı

Sizlerden gelen istek üzerine ülkemizdeki en popüler müzik yazılımlarından bir diğeri olan Cubase için Send FX kullanımı konusunu işlemeye karar verdim.

Reverb, delay, gibi zaman bazlı efektler (ambiyans efekleri olarak da adlandırılır) send efekt olarak kullanılır. Az sonra göstereceğim yöntem chorus, flanger, phaser, tremolo, vibrato gibi modülasyon yapan zaman bazlı efekler için de kullanılır.

Compressor. limiter, gate, expander gibi dinamik işlemcilerin yanı sıra, amp simulator, overdrive, distortion gibi efektler ile EQ’yu da send değil; INSERT efekt olarak kullanmalısınız. Belki başka bir yazıda insert efektleri de anlatırım. Okumaya devam et

Miks Nedir?

Bugün sizlere, müzik yapım sürecinin ileri aşamalarından biri olan miksten bahsedeceğim. Ön-prodüksiyon, kayıt ve edit aşamalarının ardından gelen miks; adamı rezil de eder, vezir de! Şarkı ya da performans ne kadar iyi olursa olsun miks iyi olmadığı sürece oradan bir ‘hit parça’ çıkmaz.

Ses miksi hakkında en iyi kitaplardan birinin sahibi olan, yazar ve miks mühendisi David Gibson’ın tanımına göre miks seslerin üç boyutlu uzayda plasmanıdır. Yani seslerin dikey, yatay ve derinlik eksenlerinde yerleşiminin yapılmasıdır. Bu yerleşim sırasında seslerin üst üste binmelerine engel olmaya çalışırız. Örneğin gereğinden fazla bas frekans içeriğine sahip bir elektro gitar kayıdı şarkı içerisinde bas gitara ait olan frekansları da işgal edeceğinden bu iki çalgı için birbirlerini ‘maskeliyor’ denir. Bu şekilde üst üste binen sesleri anılan üç eksende farklı pozisyonlara taşıyarak maskelemeleri engellenebilir. Bu sayede tüm enstrumanlar temiz bir şekilde duyulabilir. Okumaya devam et

EQ Çeşitleri

EQ, Türkçe okunuşuyla ikü (!) ya da uzun yazılışıyla ekolayzır gerek canlı performanslarda gerek stüdyo kayıtlarda enstrumanları tonlarken kullandığımız en önemli araçlardan biridir. Pek çok diğer efekt ya da işlemci gibi ekolayzırın da hem donanım hem de yazılım versiyonları mevcut. Ve her geçen gün yazılım versiyonu daha da fazla tercih edilir oluyor. Bugün sizlere farklı EQ tiplerinden bahsedeceğim.

GEÇİRGEN FİLTRELER
Yüksek Geçirgen Filtre (High Pass Filter-HPF); belirlenmiş olan eşik frekansının üzerinde kalan frekansların geçmesini (duyulmasını), altında kalan tüm frekansların ise kesilmesini sağlar. Benzer şekilde, Alçak Geçirgen Filtre (Low Pass Filter-LPF) ise belirlenmiş olan eşik frekansının altında kalan frekansların geçmesini (duyulmasını), üzerinde kalan tüm frekansların ise kesilmesini sağlar. Bazı EQ’larda kesme eğrisinin açısı, desibel/oktav oranını değiştirerek ayarlanabilmektedir.

High Pass Filter (HPF): Yukarıda 200 Hz’in altını kesiyoruz. 200’ün üzerinde kalan tüm frekanslar geçer, altındakiler kesilir.

Okumaya devam et

Mastering Nedir?

Müzik üretim sürecindeki nihai evredir. Post-prodüksiyon aşamalarından sonuncusudur. Eserlerin fiziksel baskıya ya da dijital dağıtıma uygun hale getirilmesi için sarfedilen çabalardır.

Deneyim gerektirir. Eskiden beri genellikle; kablosundan hoparlörüne, kompresöründen analog-dijital dönüştürücüsüne, en üst düzey analog ‘outboard’ ekipmanlarla yapılagelse de son yıllarda bilgisayar ortamında yazılım destekli olarak yapılan mastering her geçen gün popüleritesini arttırmaktadır.

Okumaya devam et

Mikrofonlarla İlgili Video Yayında

Ses kayıt teknikleri ile ilgilenen kişilere yönelik olan bu videoda temel mikrofon çeşitleri, mikrofonların özellikleri, kullanım alanları ve benzeri bilgiler verilmektedir. Mikrofonların yönselliği, pad ve EQ filtreleri, şok korucuyu ve pop filtre kullanımı ile mikrofon çeşitlerinin kullanım alanları değindiğim konular arasındadır. İyi seyirler.

Sennheiser MK4 / MK8 Geniş Diyaframlı Condenser Mikrofonlar

Genel Bilgiler

II. Dünya savaşından beri faaliyette olan mikrofon devi, Sennheiser üretimi iki mikrofonu senn_mk4inceledim sizler için. Genellikle dinamik mikrofonlarıyla bilinen Alman firması bu kez condenser’la çıkıyor karşımıza. Mikrofonlara ilgi duyup da; gitar kabinleri, trampet ve tomlar gibi yüksel sinyal seviyelerine çıkabilen çalgılar için kullanabileceğiniz dinamik MD 421‘in ününü duymamış olan yoktur, herhalde. Alman demişken; pek çok firmanın aksine Sennheiser’ın Çin’de üretim yapmadığını ve AR-GE ile birlikte tüm imalatını Almanya’da kendi laboratuarlarında gerçekleştirdiğini belirtelim.

MK serisinde yer alan 2,5 santimlik altın kaplamalı diyafram; aslında sahne için tasarlanmış olsa da stüdyo kayıtlarında

Okumaya devam et

SCHECTER USA Traditional HSS Alder Elektro Gitar

Amerikan Schecter markasının ABD Custom Shop, el yapımı strat tipi bir elektro gitarıyla SCHECTER2-optkarşınızdayım. Daha çok sert tonlarıyla bilinen, heavy metal tarzı gitarlar üreten Schecter bu kez klasik stilde bir gitar üretmiş. Her ne kadar adında ‘geleneksel’ (traditional) ibaresi geçiyor olsa da pek çok modern detay göze çarpıyor. Yazımın ilerleyen paragraflarında bu detaylara gireceğim.

Genel Özellikler

Gövdede klasik bir strat ağacı olan alder, sapta ise Hard Rock Maple kullanılmış. (kaya gibi sert akçaağaç!) Rengi ise stratlarda belki de en sevilen renk olan 3-tone sunburst. En azından benim en sevdiğim renk bu! Siyah pickguard ve siyah Okumaya devam et

Cubase Pro 8

c8Cubase programini VST versiyonlarindan beri takip ediyorum. Yanlis hatirlamiyorsam VST5’ten sonra Cubase SX adini aldi. SX1, SX2, SX3 seklinde devam ettikten sonra Cubase 4’ten itibaren SX ibaresi kalkti. Cubase 5, Cubase 6, Cubase 7, Cubase 7.5 derken 8. versiyon da geldi. Ancak bu versiyondan itibaren Pro kelimesi eklenerek Cubase Pro 8 adini almis. Belli araliklarla Cubase ismine bu sekilde ekler getirilmesinin tanitim acisindan faydali oldugunu tahmin ediyorum. Yenilenme, ileri gitme hissiyatini pekistirdigi icin olabilir. Ote yandan bu Pro ekinin ezeli rakip ‘Pro Tools’a bir gonderme olabilecegini de dusunmuyor degilim.

Bu versiyonda ses motoru buyuk olcude bastan yaratilmis. DAW yazilimlari arasinda sistem Okumaya devam et

PRS S2 Singlecut Elektro Gitar

Bana göre Gibson ve Fender’le birlikte anabileceğimiz bir firma PRS, uzun adıyla Paul Reed Smith. Kurucusunun adıyla anılan marka, 1985 yılından itibaren dünyanın en kaliteli gitarlarını üretiyor. Kendi özgün tasarımlarında hem Les Paul hem de Stratocaster’dan özellikleri bir araya getiriyorlar. Les Paul’lerde 24,75 Strat’larda 25,5 inç olan tel boyu için PRS’lerde orta nokta bulunmuş: 25 inç. Tipik PRS gövdelerinin arka kısmı tıpkı bir Les Paul gibi yuvarlak ve şişmanken ön kısmı Strat’lardaki gibi çift oyuklu (double cutaway.) PRS’ler bana her zaman her iki gitarın mükemmel taraflarının tek bir gitarda birleşmiş hali gibi gelmiştir. Best of both worlds…

Bugün sizler için single cutaway, Les Paul tipi çift humbucker’lı modern geliştirmelerle prs1
donatılmış bir PRS‘ten bahsedeceğim. S2 serisi için alt seri demeye dilim varmıyor. PRS gibi elit bir markanın alt serisi diye bir şey olamaz. Yine Amerika’da üretilen bu modeller ana üretim hattındaki modellerle pek çok ortak malzemeyi kullanıyor: PRS’in kendi tasarımı kilitli burgular, jack girişi, köprü ve eşikler. Sadece ağaç seçiminde, konstrüksiyon yöntemlerinde akıllı tercihler yaparak maliyetlerini aşağı çektiklerini belirtiyorlar. Mesela egzotik ağaçları uzun süre iklim kontrollü özel alanlarda bekleterek maliyetleri arttırmak zorunda kalmayacakları malzemeleri kullanmaktan bahsediyorlar. Her neyse, bir an önce incelememize başlayalım.

Okumaya devam et

Line6 StageScape M20d Dijital Mikser

Mixer teknolojisinde gelecek geldi…

Teknoloji devi LINE 6‘ten; gitar ampli simülatörleri, prosesörleri, ampliler, efekt pedalları ve elektro gitardan sonra dijital mixer de geldi. Muhtemelen bütün zamanların en popüler ampli simülatörü POD ilk çıktığında kulaklarımıza inanamamıştık. Bakalım şimdi inanabilecek miyiz?

Canlı performans için tasarlanmış olan cihazımız dokunmatik bir ekrana, muazzam bir işlemci gücüne, her bir kanalda otomatik feedback algılayıcı dahil profesyonel kalitede ses işleme yeteneğine sahip. 24 bit, 48 kHz analog-dijtal dönüştürücüleri olan alet, dahili olarak 32 bit floating-point derinlikte çalışıyor. Ayrıca kendi hafızasına, SD kartlara veya doğrudan bilgisayarınıza çok kanallı kayıt alabiliyorsunuz. LINE 6 M20d‘yi, isterseniz iPad ile sahneden ya da mekanın herhangi bir yerinden kablosuz bağlantıyla kontrol edebilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken harici bir WiFi adaptörünü cihazın üzerindeki USB girişine bağlamanız. Daha sonra iPad’inizle M20d’nin yer aldığı ağa bağlanmanız yeterli. iPad, cihazın üzerinde bulunan dokunmatik ekrana ek olarak kullanım kolaylığı sağlıyor. İsterseniz ana ekranda mikser ekranını iPad’de ise efektleri görüntüleyebilirsiniz. Ağa birden fazla iPad bağlayabileceğinizi de belirtmeden geçmeyelim.

IMG_4301

Okumaya devam et