Bana göre Gibson ve Fender’le birlikte anabileceğimiz bir firma PRS, uzun adıyla Paul Reed Smith. Kurucusunun adıyla anılan marka, 1985 yılından itibaren dünyanın en kaliteli gitarlarını üretiyor. Kendi özgün tasarımlarında hem Les Paul hem de Stratocaster’dan özellikleri bir araya getiriyorlar. Les Paul’lerde 24,75 Strat’larda 25,5 inç olan tel boyu için PRS’lerde orta nokta bulunmuş: 25 inç. Tipik PRS gövdelerinin arka kısmı tıpkı bir Les Paul gibi yuvarlak ve şişmanken ön kısmı Strat’lardaki gibi çift oyuklu (double cutaway.) PRS’ler bana her zaman her iki gitarın mükemmel taraflarının tek bir gitarda birleşmiş hali gibi gelmiştir. Best of both worlds…

Bugün sizler için single cutaway, Les Paul tipi çift humbucker’lı modern geliştirmelerle
donatılmış bir PRS‘ten bahsedeceğim. S2 serisi için alt seri demeye dilim varmıyor. PRS gibi elit bir markanın alt serisi diye bir şey olamaz. Yine Amerika’da üretilen bu modeller ana üretim hattındaki modellerle pek çok ortak malzemeyi kullanıyor: PRS’in kendi tasarımı kilitli burgular, jack girişi, köprü ve eşikler. Sadece ağaç seçiminde, konstrüksiyon yöntemlerinde akıllı tercihler yaparak maliyetlerini aşağı çektiklerini belirtiyorlar. Mesela egzotik ağaçları uzun süre iklim kontrollü özel alanlarda bekleterek maliyetleri arttırmak zorunda kalmayacakları malzemeleri kullanmaktan bahsediyorlar. Her neyse, bir an önce incelememize başlayalım.

Gitarımızın gövde ağacı tipik olarak maun (arka) ve akçaağaç (kapak) kombinasyonundan oluşuyor. Sap da maun ve üzerinde son yıllarda pelesenk olarak tercüme edilen (rosewood) tuşe kullanılmış. Tel boyu mesafesi 25 inç iken perde sayısı 22. Perde işaretleri S2’ye özel kuş motiflerinden oluşuyor. Alt eşikte ise yine S2 serilerine özel olarak tasarlanmış sabit köprü (fixed bridge) ve kilitli burgular mevcut.  Köprü manyetiği modelleri #7 Treble, sap manyetiği ise #7 Bass şeklinde geçiyor. 2 volüm, 2 ton ve üç pozisyonlu manyetik seçici elektronik aksamın geri kalanını oluşturuyor. Ton kontrollerinde humbucker’ları single coil’e indirgeyen birer push-pull switch olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Kılıfından çıktığı anda bilindik PRS kalitesi kendini hissettiriyor.

Yanında çok güzel bir kılıf (gig bag) veriliyor. Üzerinde Paul Reed Smith işlemesi bulunan kılıfın genişçe bir öncebi mevcut. Hem önde hem de arkada 2,5-3 cm ebadında oldukça kalın ve sert süngerin kullanıldığı koruma faktörü yüksek bir kılıf. Gitar sapının kılıfın içerisinde hareket etmeden düz durmasını, aynı zamanda da tellerin uçlarının kılıfı delmesine engel olan, sert bir süngerden yapılmış bir aparat var. Headstock’u içine yerleştirerek extra koruma sağlayabiliyorsunuz. Bugünlerde kaliteli kılıfların olduça yüksek fiyata satılmakta olduğu göz önünde bulundurulursa bu kılıfın gitarın toplam değerine yaptığı katkıyı yadsınamaz.

Bilindik PRS kalitesi daha kılıfı açtığımız andan itibaren fark ediliyor. Gerek detaylar, gerek boyası, cilası konstrüksiyonu sırasında neredeyse pürüzsüz mükemmel bir işçilik gözlemek mümkün. Bir Mercedes, BMW ya da Audi otomobile dokunduğunuzda hissettiğiniz duyguya benziyor. Özellikle perde işçiliği ‘krema’ gibi, teller perdelerin üstünde adeta ‘kayıyor’.

S2 Singlecut modelinin muhtelif renkleri mevcut. Elimizdeki renk ‘blue crab smokeburst’ diye geçiyor.

PRS S2 Singlecut‘ta çift humbuckerlı manyetik konfigürasyonu mevcut, zaten Les Paul tipi bir gitar. Entonasyon ayarı yapılmasına izin vermeyen, sabit paterni olan bir köprü tasarımı olması dikkatimi çekti. Gitar üzerinde gelen standart ayarlarla çaldım ve örnek kayıtları gerçekleştirdim. Buna rağmen herhangi bir entonasyon problemiyle karşılaşmadım. Les Paul tipi gitarlara meraklı bir kişi olarak bunların ne kadar ağır olduğunu iyi bilirim. Oysa  elimizdeki S2 Singlecut modelinin hafifliği oldukça dikkat çekici. Gerek sahnede ayakta çalarken, gerekse uzun saatler etüd yaparken gitarın hafif olması çalan kişiyi rahat ettiriyor. Kütleli, ağır gitarların daha iyi ton verdiğine dair yaygın inanışa katılıyor olsam da istisnaları yok değil. Maun aslında orta/ağır kategoride yer alan bir ağaç. Ancak zaman zaman böyle daha hafif çeşitleri de bulunabiliyor. Bazı üreticiler ise arka ağaç ile kapak arasında sound hole dedikleri oyuklar bırakarak hem gitar gövdesinin resonansını iyileştirmeye çalışıyor hem de ağırlığı azaltıyorlar. Ancak bu gitarla ilgili yaptığım araştırmalarda böyle bir bilgiye rastlamadım.

Son zamanlarda çevremdeki öğrencilerimden ve müzisyen arkadaşlarımdan butonlarından kurtulan askı sebebiyle yere düşürme vakaları duyuyorum. Bunu engellemek için butonları değiştirerek kilitli sistemlere geçmek bir çözüm olabiliyor. Bu gitarda ise uç kısmı oldukça geniş ve yayvan ama her nasılsa hala kibar kalmayı becermiş, şık bir tasarımı olan askı butonu (strap button) mevcut. Alkış!

Gitarımızın manyetiklerinin çıkışları orta seviye. Çok yüksek çıkışlı pick-up’lar değil. Dolayısıyla biraz vintage bir havası da var. Güçsüz demiyorum ama bir X2N değil yani. Çok sert, extreme metal tonlarla çalıyorsanız yeterli olmayacaktır. Rock, blues, funk, biraz caz, hard rock, heavy metal, alternative gibi pek çok tarza uyum sağlayabilecek bir gitar. Özellikle coil switch yani humbucker’ların single’a dönüştürülebilmesi oldukça geniş bir ton paleti sunuyor kullanıcıya.

Cutaway kısmında bir miktar daha takviye var. Gitarın öne bakan kısmında, sol elin üst pozisyonlara daha kolay erişebilmesi için fazladan bir kıvrım daha mevcut. Bu da PRS’in her geçen gün Les Paul tasarımını daha da ileri götürmeye çalıştığı düşüncemizi pekiştiriyor. Daha ergonomik bir tasarım, daha hafif bir gövde, coil tap sayesinde daha fazla ton seçeneği ve çalımı daha kolay bir gitar…

Sizler için örnek bir kayıt yaptım. İki clean bir de distortion olmak üzere üç ayrı ton kaydettim. İlk duyduğunuz funky ritm gitar, manyetik seçici orta pozisyonda ve coil tap’ler devrede değil. Biraz ileride başlayan clean solo gitar, bridge pozisyonunda coil tap devrede iken yakaladığım strat benzeri bir sound. Özellikle gitarın esnek kullan imkanlarını göstermek için bu tonu atlayamazdım. Son bölümü ise yine bridge pozisyonunda ama coil tap’i kapatıp humbucker modunda hi-gain bir solo tonu ile kaydettim. Umarım beğenirsiniz.

Bir sonraki incelemede görüşmek üzere…

Bora USLUSOY